romantizm döneminde giyim

 

Romantizm dönem (1800-1840); Klasizm edebiyatına ve stiline tepki olarak ortaya çıkmıştır. Edebiyat ve müzikle alakalı olarak başta İngiltere ve Almanya olmak üzere tüm avrupa ülkelerinde etkili olmuş, öncülüğünü Fransız yazar Victor Hogo yapmıştır. Bu döneme Fransız ihtilali ve sanayi devriminin de etkisi vardır… Kültürlü insanların sayısı gün geçtikçe artmaya, kadınlar kliselerde ve yardım kuruluşlarında gözükmeye başlamıştır… Dönemi anlatan giyim tarzı 1815-1840 yılların da İtalyada kendini göstermiştir. Klasizm dönem de göğüs altına kadar çıkan elbiselerin bel çizgisi, olması gereken bel hattına indirildi. Desenli emprime kumaşların üretimi ile el işçiliğinin yerini kumaş işçiliği aldı. Bu dönemi anlatan kıyafetler belden aşağısı pile veya büzgü olarak iner, yaka veya omuzlara da nevrüller veya pilelerle hareket katılırdı. Bel kısımları ya sade bırakılır yada sade bir kemerle tamamlanabilirdi.

      

      

Victoria devri; Büyük Britanyanın (İngiltere) Victoria devri sanayi devriminin yükselişi ve Britanya İmparatorluğunun yükselişi olarak kabul edildi.. Kraliçe Victoria’nın 1837 de tahta çıkıp 1901 yılına kadar hüküm sürdüğü dönemdir…İngiltere’nin en zengin olduğu dönemdir.  (1830-1880) Napolyon avrupayı savaşa mahkum ederken, ingiltere ayrı bir kara parçasında olduğu için gelişimine devam etmiştir. Dünyanın en modern, en güçlü ve en zengin imparatorluğu haline gelmiştir. Giyimde 1840-1900 yılları arasında hakim olmuştur… Kraliçe Victoria, gençliğinde Avrupa’nın stil öncülerinden biri olarak kabul edilmiştir. Victoria’nın, birçok farklı kumaştan aynı elbise modelini yaptırdığı bilinmektedir. Kalp kesimli dekolte yakalar ve kabarık kollar, elbiselerin eteklerinin ön kısmının düz,  arka ve yan kısımlara hareket verilmesi dönemi anlatan ‘Victoria elbiseleri’( Victoria Stili) olarak bilinmesine yol açmıştır. Klasizm dönemin de duraksayan toplama etekler ve drapeler bu dönemde kendine has bir tarza bürünmüştü… Eskiden kullanılan çemberli jüponlar etek ucuna kadar inen kat kat drapelerin tutturulmasıyla geri gelmiştir… 1861 yılında Victoria’nın eşinin vefat etmesiyle inzivaya çekilmesi halkı yasa boğar ve o zamanlarda yas nedeniyle giyilen siyah elbiseler moda olmaya başlar ve bir takım değişikliğe uğrar. Giysilerin kabarık kolları düz bir form alır, yakalar kapanır koyu tonların hakim olduğu bir dönem  ‘Victorian sonrası’ dönem olarak bilinir…

      

      

Art Nouveau (1890-1911); Ülkemizde ‘yeni sanat’ yada ’1900 sanatı’ olarak adlandırıldığı gibi Avrupa ülkelerinde de farklı isimlerle bilinir… Art Noveau ismi Paris’te açılmış olan, dekoratif mobilya ve aksesuar satan bir mağazadan gelmektedir. Zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. Köklerinin Londra merkezli olup Art & Crafts (Viktorya dönemi seri üretim kalitesizliğine karşı el sanatlarını savunma)  hareketine denk gittiği söylenebilir. Klasisizme sırtını dönen Art Nouveau sanatçıları ilhamı öncelikle doğa da aramışlardır. Bitkisel motifler, kadın figürleri, kıvrılan bükülen çizgiler akımın etkilediği her alanda kullanıldı. Bitkileri ve hayvanları düzenli kompozisyonlarda statik bir formda kullanılarak, eskilerin aksine doğanın dinamik kuvvetleri dile getirilmeye çalışılmıştır. Dönemi anlatan kıyafetler Barok ve Gotik dönem  tarzını andırır… Düz inen pileli eteklere yeniden kıvrımlar gelir ve yakalar açılarak degaje şeklini alır.  El işçiliği ağırlıktadır. Giysilerin ve ayakkabıların hatta bir çok aksesuarın (eldiven, şemsiye, şapka, ayakkabı..vs) üzerinde dönemin motiflerine rastlamak mümkün. Dönemi yansıtan ve günümüzde de ismini sık sık duyduğumuz Charles Frederick Worth, Art Nouveau sanatçılardan biridir. Houte Couter tarihine ilk ismini yazdıran da kendisidir. Yaptığı tasarımlarda ağır işçilik mevcuttu dönemin çizgisin de fakat olağan dışı, kendine özgü bir tarzı vardı. Kostümler de göğüs kısmını açıkta bırakacak tarzda degaje yaka kullanan tasarımcıdır. Hatta bu sebepten dolayı ilk başlar da kötü eleştirilere mağruz kaldığı olmuştur.( Ne olursa olsun gerçekten farklı birşeyler yapıyorsanız ilk başta dışlanır zamanla alışılır ve son olarak tek kabul edilirsiniz… S.M.)

      

      

Edwardian dönemi ; 1900-1910 yılları arasında Albert Edward’in Büyük Britanya kralı Hindistan hükümdarı olduğu dönemdir. Politik, teknolojik ve toplumsal alanlarda yaşanan köklü değişimler dönemine denk gelmiştir…Havacılık endüstrisindeki gelişmeler, sosyalizm ve liberalizm akımları da yine bu dönemde gelişmeye başladı. Yardım kuruluşları ve kliselerde çalışmaya başlayan kadınlar artık daha aktif ve üreticidir… Art Nouveau sanatçılarının dünya sanatlarını araştırma içersinde olduğu dönemdir. Bu dönem de bir çok şey köklü değişime uğradığı gibi giysilerde yeni bir boyut kazanmıştır. Moda tarihinin en karmaşık aynı zamanda farklı düşüncelerin ve fikirlerin doğduğu benim deyimimle ”çağ atlayan 10 yıl”dır. Eskiden aşırı abartılı ve kabarık kıyafetlerin yerini kısa kollu kısa etekli degaje yakalara sahip elbiseler aldı.  Elbiselerin yakaları kayık yaka dediğimiz stille bütünleşti. Sırt ve ön yaka kısmı eşit açıklıkta bırakılıp kenarları dantel veya tül fırfırlarla süslenmeye başlandı. Etekler ilk başlarda diz hizasına kadar düz, dizden aşağı pileli yada büzgü verilerek çan şeklini aldı.sonra daha düz indi ve kuyrularla boyları kısaltıldı. Piliseler her elbise de kullanılan ortak bir detay haline geldi… Victoria döneminden farklı olmasa da günlük iç giyim de korsenin yerini sütyen, jüpon yerini de ipek astar aldı. Taktıkları geniş şapkalar; tüy, fiyonk ve sonraları güllerle süslendi. kış ayları takılan şapkalar boyun altından kurdelalarla bağlanıyordu… Bu dönem de giysiler gibi şapkalar da bir küçülüp bir büyüdü, değişimin esiri oldu. Victoria döneminin terzisi olan Edwardian dönemin de Oriantalizm’e geçişin ilk adımlarını atan Jeanne Paquin‘dir… Kendisi ilk bayan terzi ünvanına sahip kişidir. Charles  Worth’ün peşinden gitmiş ve ondan daha çok kişiyi giydirmiştir… Çünkü Worth dönemin de insanların kabullenemedikleri, aykırı buldukları tasarımlara, alışmaya başlamışlardır. Devir değişmiş, farklılık isteyen, tabularından kurtulmuş insan sayısı artmıştır.

      

      

Oriantalism; Avrupadaki Aydınlanma çağı düşünürlerinin zamanla uzak ve yakın doğu kültürüne merak salmaya başlamalarıyla ortaya çıkmıştır… Doğu ve batı sentezini harmanlayan sanatçılar Çin sanatını benimseyerek ilk önceleri Çin seramiklerinin desenlerini kopyalamışlar daha sonraları müslüman ülkelerin  temalarını; Barok ve Rönesans sanatların da  kullanmışlardır. Dönemin giyim tarzı Edwardian dönemine denk gelir. Bir çok gelişimin olduğu bu dönemin kumaşları Hindistan ve Çin’in özel olarak dokunmuş, işlenmiş ipeklerdir. Giyim de tüm avrupaya hakim olduğu 1900 ve 1938 yılları arasın da avrupalı sanatçıların Osmanlı, Çin ve Hindistan başta olmak üzere tüm müslüman ülkelerinin yaşayış tarzını, stillerini takip ederek kendi çalışmalarında kullanmışlardır. Edwardian dönemi boyunca ipek kumaş ve işlemeler kadar  kürkte çok moda olmuştur. Bir çok tasarımcı giysilerin, kabanların, çizmelerin uç kısımlarında kol veya yakaların da kürk kullanmışlardır… Bu tasarımcılardan  birisi de Charles Worth’ün öğrencilerinden Paul Poiret’dir.  Dönemin ünlü terzisi Madeleine Cheruit’e sayesinde ün kazanmaya başlayan Paul Poiret; yöresel kıyafetlerden, dogu kültüründen ilham alarak art deco tarzı kıyafetler yapmasıyla bilinmektedir. Zamanına göre fazlasıyla modern olan stili konservatif müşteriler için bir dehşetti. O zamana kadar korselerden ve balon eteklerden vazgeçememiş kadınlar için Poiret’in canlı renklerde, kimonodan esinlenerek yaptıgı elbiseler, uzun ve dar etekler, şarki pantolonlar ve drape dikim oldukça yeniydi. Paul poiret korselerin seklini değiştirmiş, elbiselerin de oryantalizm ögesini sonuna kadar kullanmıs ve herkesin fesli doguluları asağılar gözle baktıgı bir dönemde o avrupalı zenginlere saray cariyesini aratmayacak oryantalist elbiseler giydirmeyi basarmıstır. Elbette ki bunu müthiş dogu sevgisinden yapmamıstı, hissettigi yenilik yapma duygusunu oryantalizmle birleştirmişti ama bu da ortaya yüzyılın basında müthiş elbiselerin cıkmasını sagladı, modaya keskin bir yön verdi. Coco Chanel kadınlara pantolon giydirdi denilebilir, evet dogrudur ama ondan once Paul Poiret zaten giydirmişti. Eteklerin altında saklansa da bu pantolonlar, pantolon için bir ön hazırlık aşamasından baska bir şey değildi. Paul Poiret ve  Jeanne Paquin gibi Jacques Doucet, Georges Doeuillet, Redfern & Sons, Mariano Fortuny  da döneme isimlerini yazdırmıştır

      

      

      

1910 Yılından sonra Coco Chanel başta olmak üzere Pierre Balmain, Christian Dior, Yves Saint Laurent, Gianni Versace, Thomas Burbery gibi tasarımcıların eline kalmıştır moda dünyası… Her gecen gün sayıları artmıştır… Gerek sosyal değişim, bayanların rahatlığa ilgi duyması, gerekse spora olan düşkünlük  onların çözüm yolları bulmalarını ve isimlerini duyurmalarını sağlamıştır. Ve 1900 lü yıllar böyle başlamıştır.

selcuksonmez.com