1.3. Moda Akımları
1.3.1. Yakınçağ
1.3.1.1. 19. Yüzyıl Moda Akımları
Bu çağda ticaret ilişkilerinin ve ulaştırma araçlarının çok büyük gelişme göstermesi,
sanayide sürekli ilerlemeler ve makinelerin geliştirilmesi sonucu üretim büyük ölçüde artar.
Birinci Dünya savaşı sonunda kadın emeğine olan büyük ihtiyaç sebebiyle kadının iş
hayatına girerek ekonomik bağımsızlığına kavuşması, değişik sanat akımları, modanın
yayılmasında basının etkisi, reklam kurumlarının gelişmesi gibi etkenler giyim alanında da
değişmelere neden olur. Böylece giyim, uluslararası eş biçim almaya yönelir, aşırılıklar yok
olur, yalınlık ve kullanışlılık önem kazanır.
Fransa’da, Napolyon’un imparatorluğuyla giyimde başlayan modaya ‘ampir’ denir.
Bel çizgisinin yukarıda olmasıyla belirlenen bu moda, Fransız ressam Jacques Louis
David’in zarif yorumuyla tablolarda ölümsüzleşmiştir. Bu arada Paris, Floransa ve
Venedik’te ortaya çıkan birçok moda dergisinde de, David’in portrelerinde ülkeleştirdiği
modaya değinilmiştir.
Paris bu dönemde yine moda merkezidir. Diğer ülkelerde küçük değişiklikler olmakla
birlikte, çizgilerde hep Paris modası etkendir.
Bu dönemin giyimi, bugün bile kullanılan ve önemle vurgulanması gereken belirgin
çizgiler yaratmıştır. Yıllarca, imparatorluk çizgisi, yüksek bel çizgisi ve tümüyle beyaz
giysiler moda olmuştur. Fakat giderek süslemenin etkisiyle daha ağır bir biçim almıştır.
Güneş şemsiyeleri, özellikle beyaz pamukludan olan sabah giysilerini tamamlar. Bu
giysilerin kolları küçük büzgülerle süslenmiştir.
Bu yıllarda kısa korsajı sertleştirmek için hafif korseler kullanılmaya başlanır. Kısa
ceketler çok modadır ve kadife ya da kaba kumaşlardan yapılmıştır.’Spencer’ adı verilen bu
giysi, erkek modasından kaynaklanmıştır. Erkeklerde moda renk mavidir. Ayakkabılar küçük
ökçeli, pantolonlar dar ve uzundur. Tepeli şapka, Napolyon şapkasıyla yer değiştirir.
Yaklaşık on yıl boyunca bu önemli çizgiler, değişmeden sürer.
1825’te ilk kez ‘koyun budu’ denilen kollar görülür. Bu kollar, bol büzgülerle içten
beslenerek takılmıştır ve bir balon gibi dolgun görünümlüdür.
Bel çizgisi giderek doğal yerine ulaşır. Romantik dönemin yeni çizgisi kararlı ve
sessizce ortaya çıkar. Romantik bayanlar sıkma bel görünümüne özenirler. Zengin eteğin
üstüne bel çizgisini sıkarak belirleyen korse gibi kemerler takarlar. Tafta ve kadife gibi
kumaşlar kullanılır. Cüretkar süsleme ve renkler ilgi çeker. Boğa yılanı derisi, yaygın bir
aksesuar olur. Süsleme ve mücevherler gotik yapı sanatının sivri tepeli kulelerinden
esinlenir. 6
İtalyan dergisi ‘Corriere Delle Dame’, 1832 yılında dönemin tipik giysilerini ve bazı
eğlenceli saç biçimlerini sunar. Genç bayanların akşam giysileri çoğunlukla dekoltedir,
rölyef halinde pile yapılmış, renkli kadifeden süslemeler ve büzgü kabartmalardan oluşan
çapraz şeritlerle biçimlenir. Saç düzeni horoz ibiği biçimindedir ve küçük bukleler altında
yükselir.
Sıkı bel modasının yaygın olduğu yıllarda, erkekler de bellerinin frak altında daha ince
durması için korse kullanmışlardır. Pamukla doldurulmuş kollar, büzgülü dantelden oluşan
göğüslük, dar pantolonlar, süslü çoraplar ve terlik biçiminde ayakkabılar erkek giyiminin
tipik özelliklerindendir.
‘Gilet’ denilen bir yelek de giymişlerdir ki, bu genellikle renkli çiçeklerle bezeli ipek
kumaşlardan yapılmıştır.
1837 yıllarında, elbise eteklerine yine çemberlerle geniş görünüm sağlanırken,
bunların altına iç pantolon giyilmiştir. Paçaları dantel fırfırlarla süslenen bu pantolonlar, etek
uçlarında görünmüştür. Beden dar, bel incedir.
1850’den sonra erkek pantolonları genellikle ceketten ayrı kumaşlardan
yapılmaktaydı. Redingot çizgileri içindeki ceketler uzun olup dizin hemen üstündeydi.
Ceketler kadife yakalıydı, kalıplı pantolonları tamamlayan renklerden yapılmaktaydı.
Erkekler uzun saçlı ve favoriliydi.’Monokl’ denilen tek camlı gözlük önemli bir erkek
aksesuarıdır.
Kadınlar çan biçimli bir pelerin giyerlerdi. Rus giyiminden esinlenen ceketler
düğmelerle iliklenirdi.
3. Napolyonun’un sarayında, kadın terzileri Palmire ve Vigren, yeni denemelerle
İspanyol İmporatoriçesi’nin romantik beğenisini uyarlayarak, kadın eteği için yeni bir destek
olan ’cirinoline’ yaratırlar. Cirinoline (krinolin), sert kumaştan yapılan kabarık etekli kadın
giysisi olup tek çemberli bir eteği vardır.Cirinoline, koni biçiminde başlamıştır. Kumaş, at
saçıyla sertleşmiştir. Daha sonra İngiliz Thomson, demir kafesi yaratır, hemen sonra Fransız
Delirac bunu daha hafif ve kullanışlı yapmayı başarır. Kadınlar bu kafesin üstüne;ipekli,
muslin ve çoğunlukla dantelli etekler giyerler. En üste giyileni çoğu kez kurdeleler, kırmalı
danteller ve çiçeklerle bezenmiştir.
On yıl içinde cirinoline bütün kadınlarca çok tutulur. Ancak, saray baloları ve
aristokrasinin akşam eğlencelerinde çok güzel görüntü veren bu giysi, burjuvazi arasında
garip ve kaba kalır. Çünkü giysinin görkemi ile burjuvazinin hayat biçimi birbiriyle
çelişkilidir.
Bir süre sonra bu moda, yerini ‘yarım cirinoline’e bırakır. Bu yeni moda da çok
tutulur. Bu giysi, dantel şallarla tamamlanmaktadır. Şal; 18. yüzyılın sonlarında modaya
girmiştir ve doğu etkilidir. Çok ünlü olan Hint desenli ince kumaşlardan işlemeli olarak
üretilmiştir. 7
Bu yıllarda empresyonizm ortaya çıkar. Yarım Cirinoline, empresyonizmin ünlü
ustalarının tablolarında ölümsüzleşir. Monet, empresyonizmin öncüsü olur ve döneminin
giysilerini eserlerinde tasvir eder.
Bu yıllarda, pastel ve gökkuşağı renklerindeki brokar, saydam muslin ve crepe do
chine (krep döşin: hareli kalın kumaş) gibi kumaşlar çok kullanılmıştır.
Bu moda 1870 sonlarında, giderek daha abartılı ve eğlenceli bir biçim alır. Kalça,
arkadan yastıkla desteklenir. Etekler önde yere değer, arkada ise kuyruk oluşturur.
Kadınlar bu zengin çizgilerle, ‘capotes’ denilen küçük şapkaları beğenerek kullanırlar.
Kollar dirsek boyundadır ve kol kenarları çan biçiminde tafta ve dantel fırfırlarla son bulur.
Arkası zengin ve kuyruklu eteklerin üstüne tam bir karşıtlık oluşturan basit ceketler
giyilmiştir.
Bu dönemde erkek modasını İngiltere yönlendirmeye başlar. Gal prensi, centilmenler
için zarif giysiler tasarlar. Beyaz pilili etekler, uzun dar pantolonlar 1850’lerde ortaya
çıkmıştı. Bu yüzyılın ilk yarısında, erkek modası, İngiliz Brumel’den esinlendi.George
Brummel, İngiliz aristokrasisince üstün bir model olarak kabul edilmişti.
Kraliçe Victoria döneminde, redingot, zarif ve yaygın olarak kullanılan bir ceket türü
olur. Pelerinli ya da pelerinsiz kullanılır. Resmî giyim olarak saptanan redingotlarda,
kuyruklar kare olmuş ve öne dönüşler yuvarlak bir biçim almıştır. Yaka küçülmüş, röverler
darlaşmıştır. İçe giyilen gömleklerin yakası dışa dönerek, küçük kravat ya da papyonlarla
kullanılmıştır. Yelekler ise yukarıdan düğmelenmeye başlar.
1871 yılında Ellen Butterick tarafından hazırlanan kâğıt patronlar, evde dikiş için
kolaylık sağlanmıştır. Yine bu yıllarda moda kitapları ve dergileri çoğaltılarak günün modası
yaygınlaştırılmıştır.
19. yüzyılın son yıllarında tayyör ve prenses adlı giysiler ortaya çıkar. Saç biçimleri
ise 20. yüzyılın yeni biçimlerini oluşturmaya başlar. Erkeklerde, parlak renkli kumaşlardan
dikilen smokinler görülür.
Deniz giysilerinde de geniş kollar, kapalı yakalar, bele oturan bol etekler ve uzun
pantolonlar moda olur.
1.3.1.2. 19. Yüzyılda Osmanlılarda Moda
Türklerde geleneksel kadın kıyafetlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batılı
giyim-kuşam tarzının etkisinde kaldığı, yüzyılın son çeyreğinde, neredeyse tümüyle
Avrupalılaştığı görülür.
Bu yüzyılda padişahın bütün yasaklarına rağmen, gül kurusu, pembe, eflatun, fıstıkî ve
al ferace mesire yerlerindeki arabalardan bahar çiçekleri gibi görünmeye devam etmiştir. Bu
gül kurusu ipekli ferace de Avrupa modasının Türk zevkine göre uydurulmuşşeklidir. 8
Sultan Mahmut devrinde, beyler, paşalar Avrupa modasını takip edip sırmalı
üniformalarını nişanlarla süslerken, sivil elbiselerinin dubleli paçaları, yüksek yakalarının
altındaki Jabo usulü boyun bağları ile gündelik hayatlarını kısmen batıya uydurmaya
çalışmışlardır.
Uzun saplı dantel şemsiye, Mahmudiye fesi, boyunda hotoz, ince papaziden yaşmağın
altında muhteşem bir gerdanlık kullanılmıştır. Bürümcük elbiselerin kol ağızları bileklere
kadar indiği için, kısa bir eldiven kullanılmıştır.
19. Yüzyılın sonlarında, kadınların başlarına giydikleri hotozun boyu kısalmıştır. İpek
kumaştan yapılan, vücuda iyice oturan, yaka ve ön kenarları dantelle süslenen feraceler
giyilmiştir. Feracenin içine giyilen elbisenin etekleri de dantellerle süslenmiştir.
1.3.1.3. 20. Yüzyıl Moda Akımları
20. yüzyıl; yeni teknoloji, canlılık, anlatımcılık yüzyılıdır. Kadınlar; dantelli, dar
kolları olan uzun elbiseleri, yumuşak saç modellerini ve uzun saplı, ipekten, volanlı
şemsiyeleri benimsemişlerdir. Yine bu yılların kadın giyiminde temel giysi, 19. yüzyılın
sonlarında görülen tayyör ve prenses stili giysilerdir. Bu dönemde etekler yere kadar uzun,
kollar dirseğe kadar sıkı oturan volan ya da kabarık manşetlerle son bulmaktadır. En çok 9
kullanılan kumaşlar keten ve ipek aplikelerle süslü vuallerdir. Giysilerin üst bölümleri
genellikle boyunda ince bant ile kapalı olup ön ise bolero motifleri ya da zarif ‘jabot’ larla
(büzgülü, dantel ya da müslin göğüslük) zenginleştirilmiştir. İnci, pembe mercan, kehribar ya
da yeşim taşından uzun dizi kolyeler moda olmuştur. Giyim, çoğunlukla kocaman tüylü
şapkalarla tamamlanmıştır. Elbiselerde bazen uzun kuyruk görülmektedir.
Bu yıllarda ipek ya da ketenden dikilen, çeşitli işleme ve volanlarla süslenen bluzlar da
modadır. Bluzlarla birlikte, koyu renkli etekler, yapma çiçekler ve mumlu kurdelelerle süslü
hasır şapkalar kullanılır.
Erkek modası yıllarca bir değişiklik göstermezken, kadın modası çok sık değişir.
Birkaç yılda kadın giyiminin birçok çizgisi değişir. 1912’de ‘Ampir’in bel çizgisine ve
‘entrave’ denilen dizlerin altında eteğe takılarak hareketi kısıtlayan kurdelenin şaşırtıcı
modasına birdenbire ve kısa bir dönüş olur. Aradan yalnızca bir yıl geçmiştir ki, etekler Türk
şalvarları biçimine dönüşür.
1915 te bel çizgisi, beldedir. Ceketlerin çan biçimindeki etekleri, buna karşıt olarak
sıkıca vücuda oturan üst bölümleriyle vurgulanır. Bu giyim, oğlak derisinden yapılan botlarla
tamamlanır.
1918 yılında kadın modası, benimsenebilir modeller yaratmaya başlar, uzun, şık bluz
biçiminde üst giysiler, yeni bir yumuşaklık ve kürkle (özellikle samur, köstebek, siyah tilki
kürkleri) süslü geniş pelerinlerle ‘iğ’ biçiminde yeni bir siluet geliştirilir.
1920’den sonra giysilerin, Amerika Birleşik Devleti’nin yaşam biçiminden etkilendiği
görülür. Saçlar kısalarak çıplak boyun daha uzun görünüm kazanır. Bu yıllarda kadınlar, 10
pembe ve beyaz ipekli çoraplar, bantlı ve yüksek ökçeli ayakkabılar, ipek ya da kuğu
tüyünden volanlar, siyah, beyaz, pembe ya da bej renklerde krep giysiler giyerler.
1925’te etekler çok kısalır. Bazen bu etekler, düşük olan bel çizgisinden inen uzun bir
saçaktan yapılmıştır. Çiçek, rozet ya da fiyonklarla süslü ve başa iyice oturan şapkalar
giyilmiştir. Dekolteler arkada çok derin olup, fazladan kumaş parçaları çıkar.
Eteği sık sık uzun ve kısa peşler çevreler. Kuşak ya da kurdeleler kalçayı belirtir ve
sarar. Paltoların yakaları yumuşak olup beyaz ve mavi tilkiden ya da farbalı kumaşlardan
yapılmıştır.
1830’larda sinema yıldızları, modayı önemli ölçüde etkiler (Greta Garbo, Marliene
Dietrich gibi). Yumuşak, kloş fötr şapkalarla yüz anlatımları gölgelenmiş, doğal vücut
çizgilerini saklayan erkeksi görünüşlü, uzun etekli tayyörler giyilmeye başlanmıştır.
Çağımızın ‘soyut sanat’ görüşü, diğer sanat alanlarında olduğu gibi, kumaş
desenlerinde de etkili olmuş, bazen kumaş desenleri, giyim modelinden bile önemli
bulunmuştur.
20. yüzyılın, ikinci yarısında endüstri modayı önemli ölçüde etkiler. Sık sık değişen
giyim modası, gerek yaygınlaşan modaevleri, gerekse gelişen tekstil ve konfeksiyon
kuruluşları için, reklamın da etkisiyle önemli bir ekonomik kaynak durumuna gelir.
1.3.1.4. 20.Yüzyılda Türklerde Moda
Büyük Önder Atatürk, 25 Aralık 1925’te çıkan bir kanun ile ‘Kıyafet İnkılabı’nı
gerçekleştirmiş; peçe, çarşaf, kalpak ve fes giyilmesini yasaklayarak batılı ülkelerin giyim
biçimini benimsetmiştir.
Cumhuriyet’in kurulduğu günden günümüze kadar Türk kadın giyiminde de dünya
modasına paralel bir çizgide gelişme olmuştur. Mesela; 1923’te düşük bel, ayak bileğine
kadar uzayan etek boyları ve başta ipek türbanlar giyilmiştir. Manto, bu tarihlerde Türk
kadının vazgeçilmez bir üst giysisi olmuştur.
1924’te kısa japone kollar, bluzan korsajlar ve boyunları saran rengarenk, dizi dizi inci
boncuklar moda olmuştur. Yine aynı yıl, Avrupa’da kocaman kloş şapkalar moda olmuş ve
bu moda, Türk kadını tarafından çok benimsenmiştir. Cumhuriyet öncesinde peçenin altında
kalan yüzler açığa çıkmıştır.
1925 yılında, abstre sanatının modayı etkilediği gözlenir. Bu yıllarda kadınlar
tarafından geometrik desenli, geometrik kesimli elbiseler giyilmiştir. Etek boyları ve saçlar
kısalmıştır.
1947’de ise Dior’un ortaya attığı yeni moda ile kadın giyiminin genel çizgileri büyük
ölçüde değişmiştir.
1958’de dünya ve dolayısıyla ülkemiz kadınları, Yves Saint-Laurent tarafından moda
dünyasına lanse edilen ‘Trapez’ modasını uygulamışlardır.
1960-61 yıllarında ise; ‘Uzay’ modası, bütün kadınların uyduğu bir moda olmuştur.
1973-74 yıllarında da kadın modasında, rahatlık ve sadelik ön plana çıkmıştır.
Kıyafetlerdeki bu gelişme ve değişme, sadece kadın kıyafet biçimlerinde değil erkek
kıyafetlerinde de görülmektedir.
1.3.2. Günümüz Moda Akımları
Moda trendleri diye bazen çok büyük anlamlar yüklediğimiz akımlar çoğu zaman
günlük gelişmelerden etkileniyor. Hava şartları, doğal afetler ve savaşlar da çok garip
görünse bile moda akımları üzerinde belirleyicidir.
Günümüz modasında son yıllarda, Uzakdoğu trendi görülmektedir. Tarihi
kostümlerden esinlenmeler, nakışlar, kimono kesimleri, çiçek desenleri Asya stilini
yansıtmaktadır. Asya modasının aksesuarlarında fildişi yüzükler, işlemeli satenden torba
çantalar, kelebek aplikeli ve baskı desenli kumaş çantalar, dolgu tabanlı geyşa terlikleri son
yıllara damgasını vurmuştur.
2000’li yılların başında modanın kalbi Güney Amerika’da atmıştır. Bordürler,
kurdeleler, biyeler, saçaklar ve püsküller sezonun galipleri olmuştur.
2003 yılında moda dünyasında İspanyol rüzgarı esmiş, volanlar, farbelalar ön plana
çıkmıştır.
Modacıların ortak kararıyla son yıllarda, hayatımızda çok daha fazla renkli ve
tonlamalar daha belirgin hale gelmiştir. Danteller ve şifonlar tercih edilen kumaşlar
arasındadır.
Elbiselerde, t-shirtlerde, eteklerde, çantalarda ve hatta ayakkabılarda çiçek desenleri
kendini göstermiştir. Ayrıca, çiçekli broşların ağırlığı hissedilmiştir.
Küçük ceketler bütün koleksiyonlarda karşımıza çıkmıştır. Kısa ceketler, fırfırlı midi
ve uzun etekler, tunikler görülmektedir.
Trench(60’lı yıllarda patlama yapan diz altı kruvaze ceket), kaba ve klasik
kalıplarından sıyrılmış olarak modern kesimle birleşmiştir.
2004 yılına damgasını vuran 50 ve 60’lı yılların etkisi önümüzdeki birkaç yıl daha
sürüyor. Kürk ve örgünün 2005 yılında zirvede olduğu görülüyor. Manço ve pançolar
yeniden hayatımıza giriyor.
Elbiseler, her bakımdan çok feminen hatlarıyla karşımıza çıkıyor. En şık elbiseler,
Audrey Hepburn tarzı, dar kesimli düz elbiseler. Hafif kumaşlara pul ve payetler eşlik
ediyor. 20’lerin tarzındaki parlak elbiselerin moda olduğu gözleniyor.
Renklerde, yazın canlı renkler, kışın kırmızı, sarı ve mavinin tüm tonları tasarımcıların
favorileri arasındadır. Siyah, kahverengi ya da nefti yeşil gibi renklerle trendleri yakalamak
için farklı renk kombinasyonları yapılıyor.
2005 yılının gözdeleri, 50’lerin kısa kol boylarına sahip nostaljik
ceketleridir.Ceketlere, dar ve düz kesimli elbiseler, boyları diz kapağında uzun etekler ve
vücudu sımsıkı saran, bilek hizasında pantolonlar eşlik ediyor.
2005 yılında kış sezonunda, kıyafet ve aksesuarlarda hayvan baskıları çok kullanıldığı
görülmektedir. Koleksiyonlar, zebra desenleri ve renkli kareli baskıların egemenliğinde.
Ayrıca 60’lı yılların hippie tarzı geri dönüyor. 20’li yılların unutulmaz tarzı çarliston, en
dikkat çekici trendlerin başında yer almaktadır.kadinlikbilinci.com