“MODA KAVRAMI, MODA KURAMLARI 
	VE GÜNCEL MODA EĞİLİMİ ÇALIŞMALARI”
	Yrd. Doç. Dr. Nilay Ertürk 
	Anadolu Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Yüksekokulu,
	Moda Tasarımı Bölümü, 26470, ESKİSEHİR
	e-mail: nilaye@anadolu.edu.trSüleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	3
	“MODA KAVRAMI, MODA KURAMLARI 
	VE GÜNCEL MODA EĞİLİMİ ÇALIŞMALARI”
	ÖZET 
	Moda en genel tanımıyla değişimi ifade etmektedir. Genellikle giyim 
	kuşamla eş anlamlı görülmesine rağmen insana dair her alanı kapsayan bir 
	olgudur. Beğenilerdeki kısa ya da uzun vadeli değişimler moda eğilimlerini 
	oluşturmaktadır.
	Bu çalışmada moda kavramının sınırları çizilmeye çalışılmış moda 
	kuramları moda eğilimi ve moda eğilimi çeşitleri kuramsal çerçevede ele 
	alınmış ve güncel moda eğilimi analiz çalışmaları üzerinde durulmuştur. 
	Bu araştırmanın yöntemi betimsel yöntemdir. Araştırma verileri tarama 
	yoluyla elde edilmiştir.
	Bu çalışmada moda kavramı, genelde giyim kuşamla eş anlamlı 
	kullanılsa da daha çok ‘sembolik bir ürün’ olarak tanımlanabileceği, moda 
	kuramlarının ise bu söylem doğrultusunda şekillendiği görülmüştür. 
	Araştırma konusuna yönelik yazın incelendiğinde konuya yönelik araştırma 
	sayısının kısıtlı olduğu söylenebilir. Bu alanda dünyadaki diğer güncel 
	çalışmalarla birlikte ve eşgüdümlü olarak yürütülebilecek çalışmaların, 
	akademik moda yazınının önünün açılmasına ve gelişmesine vesile olacağı 
	düşünülmektedir. 
	Anahtar Kelimeler: Moda, Giyim, Trend Analizleri, Moda Eğilimi, Moda 
	Kuramları.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	4
	“THE CONCEPT OF FASHION, THE THEORIES OF FASHION AND 
	STUDIES ON CURRENT TRENDS IN FASHION”
	ABSTRACT
	Fashion, in broad sense, refers to a change. It is generally 
	associated with clothing and dressing styles, however, it is a phenomenon 
	that covers any area of people. Short or long term changes in preferences 
	create trends in fashion. This study tries to determine the borders of 
	fashion concept, fashion theories, fashion trend and kinds of trends have 
	been studied and works of current analysis of fashion trend were sampled. 
	The method of the study is the descriptive method and the data were 
	collected by means of going over the documents.
	This study emphasizes that the concept of fashion could only be 
	defined as ‘a symbolic product’ When the literature is examined, it is 
	found out that there is only a limited number of studies on the subject. 
	Any future study in this field which are to be conducted in coordination 
	with any other ones around the world will serve as a reason for opening 
	the way for further academic studies on fashion.
	Keywords: Fashion, Clothing, Trend Analysis, Fashion Trend, Theories of 
	Fashion.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	5
	1. GİRİŞ
	Moda çeşitli araştırmalara konu olan bir kavramdır. Pek çok düşünür, 
	sosyolog, tasarımcı, araştırmacı ve sanatçı bu kavram üzerinde durmuş ve 
	uzmanlıkları çerçevesinde tanımlar yapmıştır. Bu tanımlarla oluşmaya 
	başlayan bilgi uzun yıllar süren çalışmalarla kuramlara dönüşmüştür. 
	Kuramlarda moda kavramı tekrar tekrar tanımlanmış, moda nedir, nasıl 
	ortaya çıkar, bir olgunun (nesne, düşünce, inanç, biçim vb.) moda olarak 
	adlandırılmasında ne gibi özelliklere sahip olması gerekir ya da modanın 
	varoluşundaki etkenler nelerdir gibi sorular cevaplanmaya çalışılmıştır. 
	Moda olarak adlandırılan nesne, düşünce, inanış ya da biçim vb. olguların 
	zamanla tekrarlanabilirliği sorgulanmıştır. 
	Ekonomide pazarlama konusundaki gelişmelerle birlikte, özellikle 
	moda olarak benimsenen nesnenin (otomobil, parfüm, mobilya, giysi vb.) 
	satılabilirliği konusu üzerinde durulmuştur. Tüketicilerin istek, ihtiyaç ve 
	beklentilerinin öngörüsü ile nesnenin satılabilirliği arasında ilişki olduğu 
	görülmüştür. Bu durum moda trend öngörü çalışmalarının önemini artırmış
	ve tasarım çalışmalarını yönlendirmiştir. 
	Bu araştırmanın amacı, kuramsal temeller doğrultusunda, moda 
	kavramın sınırlarını çizmeye çalışmak, moda döngüsü, moda kuramları, 
	moda trendleri ve bu trendlerin öngörü çalışmalarını açıklamak ve önerilen 
	farklı yöntemler üzerinde durmaktır. Araştırma sırasında Türkiye’de 
	konuya yönelik çalışmaların kısıtlı olduğu görülmüştür. Bu doğrultuda 
	araştırmanın, mevcut eksikliğin giderilmesine yardımcı olabileceği 
	düşünülmektedir.
	Araştırmanın yöntemi betimsel yöntemdir. Araştırma verileri ise 
	tarama yöntemi ile elde edilmiştir. ‘Tarama modelleri, geçmişte ya da 
	halen varolan bir durumu varolduğu şekli ile betimlemeyi amaçlayan 
	araştırma yaklaşımlarıdır’ (Karasar, 2007:77).Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	6
	1.1. Moda Kavramı
	Latince "modus" kelimesinden türemiş ve sınırlanamayan anlamında 
	ifade edilen moda kavramı, birçok alanda etkisini göstermektedir. 
	Gündelik hayatta çok sık kullanılan bu kavrama yönelik çeşitli tanımlar 
	şöyledir:
	Sproles, moda kavramını, “belirli bir zaman ve durum için tüketici 
	tarafından uyarlanmış geçici döngüsel fenomenlerdir’ olarak 
	tanımlamaktadır. Ayrıca giyimi modanın klasik ürünü olarak belirlemekle 
	birlikte, tüketicilerin otomobilden eve, yemekten müziğe estetik 
	seçimleriyle ilgili olduğunu da belirtmektedir (1981:116). Jackson ise 
	‘modern tüketim toplumlarında insanların yaşam tarzlarının çeşitli 
	görünümlerinin sosyal statüyü ve başarıyı yansıttığını’ ifade etmektedir. Bu 
	bağlamda moda, cep telefonları, otomobiller, saatler gibi görünür olan 
	bütün ürünler üzerinde etkilidir ( Hines ve Bruce, 2007:169). Moda kuramı 
	üzerine yazan ilk düşünürlerden Simmel’in ‘moda bütün görünümleri ve 
	kavramsal olarak, bütün içerikleri bünyesine alabilir: Her giyim, sanat, 
	davranış ya da görünüş formu moda olabilir’ tanımı, Jackson’nun tanımını 
	açıklayıcı niteliktedir (2003:132). King ve Ring, ise moda için daha önceki 
	tanımları da kapsayan genelleştirici bir tanım yapmıştır (1980:13): 
	“Bir moda, herhangi bir zamanda görülebilir olan ve zamanla bir 
	sosyal sistem ya da bireylerin bir araya geldiği gruplarda değişen, özel 
	maddi ya da maddi olmayan bir fenomende, kültürel olarak desteklenmiş
	bir anlatım biçimidir.”
	Bu tanımlar dikkate alındığında bir modadan bahsedilebilmesi için 
	onun görünür olması gerekmektedir. Moda, bir topluluk kimliğine vurgu 
	yapmakla birlikte bireyselliği de yansıtabilmelidir. Bunların yanı sıra bir 
	moda herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir ve kültürel referanslarına bağlı 
	olarak zamanla değişebilir. Yine Sproles’e benzer olarak, King ve Ring’in 
	belirttiğine göre giyim modanın klasik alanıdır. Moda ve giyim modası 
	genelde eş anlamlı olarak algılanmaktadır (1980:13). Bu algının yanı sıra Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	7
	bir giysiyi moda olarak tanımlamanın doğru olamadığını savunan görüşler 
	de mevcuttur. Örneğin, Kawamura’ya göre ‘moda somut bir nesne değil’ 
	soyut sembolik bir üründür’ (2005:2).
	Tüm tanımlar dikkate alındığında, modanın doğrudan doğruya bir 
	ürün olmayıp, kültürel referanslara bağlı bir fenomen olduğu, ancak 
	‘sembolik bir ürün’ olarak tanımlanabileceği söylenebilir. Ayrıca bir moda, 
	herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir ve çeşitli etkenlere bağlı olarak 
	değişebilir. 
	Modanın herhangi bir zamanda ortaya çıkma ve değişim özelliği, 
	birçok kuramcı tarafından ele alınmış, modanın neden ve nasıl değiştiği 
	üzerine farklı görüşler ileri sürülmüştür. Moda döngüleri ve moda 
	yönelimlerinin temelini oluşturan bu görüşler, ilgili başlıklar altında aşağıda 
	ele alınmaktadır.
	1.2. Moda Kuramları
	1.2.1. Tabana İnme ya da Sınıf Farklılığı Kuramı
	Veblen ve Simmel tarafından geliştirilen bu kuram, moda 
	döngüsünün, moda olan ürün ortaya çıkıp toplumdaki üst sınıflar 
	tarafından kullanılmaya başlanmasından, toplumun daha alt sınıflara 
	inmesinden ve üst sınıfların alt sınıflardan kendilerini farklılaştırmak için 
	yeni modalar üretmesinden oluştuğu temeline dayanmaktadır (Davis, 
	1997:126). Simmel’e göre moda, ‘verili bir örtünün taklididir’. Moda 
	bireyin topluma uyum sağlamasının aracıdır. Ancak aynı zamanda bireye 
	diğer bireylerden farklılaşmasının, dikkat çekmesinin de olanaklarını sunar. 
	Bu iki kutup arasında gidip gelen modanın en dikkat çeken yanı ise 
	‘modaların daima sınıf modaları’ olmasıdır. Simmel, sınıf modası kavramını 
	şu şekilde açıklamaktadır (2003:106). 
	“Yüksek tabakaların modaları, kendilerini alt tabakaların 
	modalarından ayırır; ne zamanki alt tabakalar yüksektekilerin modalarını 
	devralmaya başlar, o zaman yüksek tabaka bunlardan vazgeçer”Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	8
	Simmel, moda döngüsünü ise şu şekilde açıklamaktadır (2003:108-109): 
	“Toplumsal formlar, giysiler, estetik değerlendirmeler, insanın kendini 
	ifade ettiği tüm stiller, modanın yarattığı kesintisiz dönüşümler 
	çerçevesinde kavranıyorsa, o zaman moda -yani yeni moda- bu 
	bakımlardan sadece üst zümrelere etki eder. Alt tabakalar üsttekilerin 
	stillerini sahiplenmeye başladığında, üsttekilerin kendi etraflarına çektiği 
	sınırı aşmış, o modayla simgelenen sınıfsal bütünlüklerini ortadan 
	kaldırmış olurlar; işte o zaman üst zümreler o modadan vazgeçip, yine 
	kendilerini geniş kitlelerden ayırt etmelerini sağlayacak başka bir modaya 
	yönelirler. Ve oyun baştan başlar.”
	Sınıf farklılığı kuramının bir diğer düşünürü ise Veblen’dir. Veblen 
	moda döngüsünün üst sınıflardan alt sınıflara doğru geçişine ve üst 
	sınıfların kendilerini farklılaştırmak için yeni modaları kullanmaya 
	başlamalarına değinmiştir. Onun bakış açısında da üst sınıflar kendi sosyal 
	konumlarını belli etmek için giyimde, aksesuarda yeni biçimler ortaya 
	koyarlar. Taklit ürünler yoluyla bu yeni biçimler, üst sınıfların yaşam 
	tarzlarını taklit eden alt sınıflar içinde yaygınlık kazanır, Veblen, modanın 
	dinamiğini gösteren üç prensip ortaya koyar. Birinci olarak aylak sınıfın 
	mensupları ‘gösterişçi tüketim’ yoluyla kendi sınıflarından olan diğer 
	bireylerden üstünlüklerini göstermek için kendi sosyal durumlarını 
	gösteren ürünlerle gündelik hayatlarını inşa ederler. Aynı zamanda 
	kendilerini işçi sınıfından da ayırırlar. Son olarak ise, toplum içinde bütün 
	sınıflar arasına yayılmış, güncel olmayan modaları hayatlarından çıkarırlar 
	(Rüling,2000:3-4).
	Tüm açıklamalar dikkate alındığında sınıf farklılığı, bir diğer adıyla
	tabana inme kuramının düşünürleri, moda döngüsünü üst sınıfların 
	kendilerini alt sınıflardan farklılaştırma edimi üzerine inşa etmişlerdir. Bu 
	kuram, diğer moda kuramcıları tarafından eleştirilmiş, yeni kuramların 
	doğmansa yol açmıştır. Bu kuramlardan birisi ‘Kolektif Seçim Kuramı’dır.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	9
	1.2.2. Kolektif Seçim Kuramı
	Blumer’in ‘Kolektif Seçme Kuramı’; “Tabana İnme Kuramı”na karşı 
	oluşturulmuş bir kuramdır. Bu kuramda moda öncülüğü üst sınıflarla 
	sınırlandırılmamış, birçok bireyin beğenilerinin kesiştiği kolektif seçim 
	süreci olarak görülmüştür. Bu süreç içinde birçok yeni tarz üretilmekte, 
	tüketicilerin beğenileri bu tarzların bir kısmında toplanmakta ve yeni tarz 
	moda olmaktadır. Fred Davis, aşağıdaki sözleriyle Blumer’in bakış açısına 
	açıklık getirmektedir (1997:133):
	“Bireylere, simgesel önem taşıyan bir şeylerin iletilmekte olduğu ve 
	bu iletişimin, bir etkileşim süreci içinde gerçekleştiği, süreç ilerleyip 
	yayıldıkça da anlamların hem yerleşip kesinleştiği hem de değişime 
	uğradığı şeklindeki kavramsal bakış, Blumer’in kesin biçimde benimseyip 
	derinden hissettiği bir bakıştır.”
	Davis’in aktarımıyla Blumer modadaki değişimin özünü şöyle dile 
	getirmektedir (1997:130-131):
	“Moda, elit grup ondan vazgeçti diye değil, gelişmekte olan beğeniye 
	daha uygun yeni bir modele yerini bırakarak ortadan kaybolur. Moda 
	mekanizması, sınıf farklılaşması sağlamaya yönelik bir ihtiyaca karşılık 
	vermek üzere ve bir sınıfın taklit edilmesi şeklinde ortaya çıkmaz; modaya 
	uygun davranma, kabul gören doğrultuda olma, değişim halindeki bir 
	dünyada ortaya çıkan yeni beğenileri ifade etme arzusuna karşılık olarak 
	ortaya çıkar.”
	Blumer, Kolektif Seçim Kuramı’nda modanın yayılımı ile ilgili olarak 
	birçok öğeye değinir. Bunlar, modayı ilk kullananlardan tarihsel 
	devamlılığa, zamanın ruhundan kitle toplumunda kolektif beğeniye kadar 
	birçok değişkendir (Sproles, 1981: 120). Kuramın önemli yanı modayı, 
	moda düzenleme etkinliklerinden ayırıp kendi kendisine var olan bir sosyal 
	fenomen halinde sunmasıdır. Burada üst sınıflar moda sürecinin dışında Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	10
	düşünülmez; Simmel’in iddia ettiği gibi modanın belirleyicisi bu sınıflar 
	değildir, olanakları sayesinde modanın geliştiği alanın ilk uygulayıcısıdırlar.
	Blumer Kolektif Seçim Kuramı’nda moda mekanizması ilgili dört 
	özellikten bahsetmektedir. Bunlardan ilki modanın tarihsel devamlılığıdır. 
	Her moda öncellerinden meydana gelir. Aynı zamanda moda, ‘moda 
	yönelimi’ kavramı doğrultusunda bir süreklilik içinde ortaya çıkar. Bir 
	başka özellik de modanın modernlikle olan ilişkisidir. Moda her zaman 
	çağının ruhunu yansıttan kolektif bir beğenidir. Kolektif Seçim Kuramı için 
	ayırıcı bir özellik olmasının yanında kuramın en belirsiz özelliği de budur 
	(Rülin,2000:7). Davis de Kolektif Seçme Kuramı’ndaki bu belirsizliğe 
	dikkat çekmektedir (1997:134):
	“… kolektif seçme kuramında belirsizlik gibi daha genel bir sorun söz 
	konusudur. İster gerçek birer analiz aracı olsun ister bu işlevi gördükleri 
	öne sürülsün, moda sürecinin evreleri ayrı ayrı belirtilip tanımlanmamıştır. 
	Baş aktörlerin kimler olduğu hiçbir yerde açıkça belirtilmez. Varlıkları 
	hissedilebilirse de, kavramsal bir karanlıkta salınan görüntüleri 
	seçilememektedir. Araştırmacının hedef alabileceği kesin, kesin biçimde 
	şekillenmiş siluetler değildir bunlar.”
	Analizci için kesin yöntemler önermese de Kolektif Seçim Kuramı, 
	Sınıf Farklılaşması Kuramı’ndan altmış sene sonra ortaya atılmış ve 
	modaya değişik bir bakış açısı getirmiştir. Bu yüzden önemini 
	korumaktadır.
	1.2.3. Değişen Erojen Bölgeler Kuramı
	Modaya psikanalitik bir gözle bakan ve moda döngüsünün cinsel 
	imaların değişimiyle ilgili olduğunu savunan Değişen Erojen Bölgeler 
	Kuramına yönelik en kapsamlı ifadesini Flugel’in Giysilerin Psikolojisi 
	(1930) isimli kitabında bulmaktadır (Davis,1997:98):
	 “Ama belki de modanın bütün çeşitlemeleri arasında en büyük 
	ağırlığı ve önemi taşıyanı, vücudun en çok öne çıkarılan kısmıyla ilgili Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	11
	olanıdır. En coşkun halinde moda, ender olarak Doğa’nın verdiği siluetle 
	yetinir; tersine tek bir parçayı veya niteliği özellikle vurgulamak peşindedir 
	ve sonra da o parça veya nitelik erotik çekiciliğin özgül merkezi haline 
	getirilir. Ama sonra ölçülülük ağır basar ve daha da fazla çekicilik 
	potansiyeli taşıyan bu merkezler, özellikle gizlenip bastırılacak nesnelere 
	dönüşür.” 
	1.2.4. Kitle Pazarı Kuramı
	Kitle Pazarı Kuramı, kitle üretiminin kitle iletişim araçları ile birleşip 
	yeni tarzların bütün sosyoekonomik sınıflar tarafından bilinir hale geldiğini 
	savunur. Bu doğrultuda modanın yayılımı Simmel ve Veblen’in iddia 
	ettikleri gibi yukarıdan aşağıya gerçekleşmez, yayılım yataydır, toplumun 
	bütün sınıfları yeni modaları aynı anda tüketmeye başlarlar.
	Sproles’in aktarımıyla King (1963), dört madde ile modanın neden 
	aynı anda bütün sınıflar arasında yayıldığını açıklamaktadır (1981:119):
	> Bir moda sezonunda, moda endüstrisinin stratejisi bütün 
	sosyoekonomik gruplarda yeni tarza aynı anda uyumu sağlar. Siluet, 
	kumaş, renk ve detaylardaki değişimi içeren yeni tarzlar bütün tüketiciler 
	tarafından aynı anda ulaşılabilirdir.
	> Tüketiciler mevcut olan tarzların ve yeni tarzların geniş
	çeşitliliğinde özgürce seçim yaparlar ve üst sınıfın öncülüğünü takip etmek 
	yerine özgürce kişisel beğenilerini ve ihtiyaçlarını karşılarlar.
	> Her bir sosyal sınıf, yeni modaları kendi grupları içinde başlatan 
	moda öncülerine ve kanaat önderlerine sahiptir.
	> Sosyal eşitler arasındaki moda etkisinin, üst sınıflardan alt sınıflara 
	doğru dikey moda akışına hakim olmasıyla birlikte moda bilgisi ve kişisel 
	etki her bir sosyal sınıfta yataydır.
	Bu dört madde dikkate alındığında, kitle pazarı kuramının, iletişim 
	teknolojilerinin oldukça geliştiği günümüzde diğer moda yayılım Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	12
	kuramlarına göre daha geçerli olduğu söylenebilir. Crane göre ‘Sınıf 
	Modası’nın yerini ‘Tüketici Modası’ almıştır. Üst sınıfların belirlediği tek tip 
	moda yerini toplumun tüm katmanlarını içine alma eğilimi gösteren bir 
	modaya bırakmıştır. ‘Tüketici Modası’ kavramını ‘lüks moda tasarımı’, 
	‘endüstriyel moda’ ve ‘sokak tarzları’ olarak üçe ayıran Crane, ‘endüstriyel 
	moda’ kavramı için şu tanımlamayı yapmaktadır (2003:177-178):
	“Endüstriyel moda hem benzer ürünleri farklı ülkelerdeki benzer 
	toplumsal gruplara satan üreticiler, hem de faaliyetleri belirli bir ülke ya da 
	kıtayla sınırlı kalan küçük firmalar tarafından ortaya atılmıştır. Bu 
	firmaların medyada, incelikli kataloglarda ve bizzat giysilerin üstünde 
	reklamları yayımlanmıştır. Bu noktada satışı yapılan aslında bizzat tarz 
	değil medya kültürünü oluşturan imgelerin kitlesel olarak yayıldığı bir 
	dünyada rekabet edebilecek bir imgedir. Endüstriyel moda öncelikle 
	reklamlar aracılığıyla değer yaratması ve kendini tüketiciye cazip kılması 
	açısından bir medya kültürü biçimidir.
	Crane’in görüşleri dikkate alındığında moda yayılımı sadece üst 
	sınıfları toplumun geri kalanından ayırma girişimi değildir. Moda üreticileri 
	kitle iletişim araçları sayesinde uluslararası ve kıtalar arası pazarlara 
	yönelebilmekte ve bu pazardaki tüketicileri aynı anda yeni tarzlar hakkında 
	bilgilendirebilmektedirler. Kitle iletişim araçlarının gücünü öne çıkaran 
	diğer bir kuram da ‘Tabana İnme Kuramı’nın tersi gibi yorumlanabilecek 
	olan ‘Alt Kültür Etkisi Kuramı’dır. 
	1.2.5. Alt Kültür Etkisi Kuramı (Tavana Tırmanma)
	Yeni sayılabilecek bir başka moda yayılım kuramı ise toplumdaki 
	azınlık gruplarından, gençlerden, müzik alt kültürlerinden yeni modaların 
	geniş kitlelere yayıldığını savlayan Alt Kültür Etkisi Kuramı’dır. Tabana 
	İnme Kuramı’nın tersi olarak işlev gördüğünden bu kuram, Tavana 
	Tırmanma Kuramı olarak da adlandırılmaktadır. Kitle iletişim araçlarının 
	sunduğu olanaklar sayesinde toplumdaki azınlık grupları ve alt kültürlerin 
	daha çok görünürlük kazandığı söylenebilir. Bu grupların giyim tercihleri Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	13
	popüler kültür ve medyanın etkisi ile toplumda yayılabilmektedir. Alt 
	kültürler giyim alışkanlıklarını çoğunlukla popüler müzikten, sinemadan ve 
	televizyondan almaktadır. Crane, tarafından‘sokak tarzları’ olarak 
	isimlendirilen bu tarzlar şehirli alt kültürler tarafından yaratılıp, birçok 
	akıma öncülük etmektedir. Bu tarzlara örnek teşkil eden kişiler ‘medya 
	kültüründen, özellikle televizyon, popüler müzik ve film yıldızlarından ve 
	ünlü sporcular arasından seçilmektedir ( 2003:178).
	Alt kültür etkisinin en belirgin örneği 1970’lerde ortaya çıkan punk 
	modasıdır. İngiliz moda tasarımcısı Vivienne Westwood ve işadamı 
	Malcolm McLauren deri ceketler, kot pantolonlar, tişörtler gibi geçmiş
	isyankâr tarzları marjinalleştirerek bu modayı yaratmıştır. Punk modası, 
	1970’lerin İngiltere’sinde işçi sınıfı gençleri arasında yaygınlık 
	göstermiş; ardından lüks ve endüstriyel moda tasarımına yansımıştır. 
	Bunun bir örneği olarak endüstriyel olan hiçbir şeye rağbet etmeyen ve 
	ana akım modadan alabildiğine uzak duran punk modası ortaya çıktıktan 
	kısa bir süre sonra, tasarımcı Zandra Rhodes tarafından çengelli iğneler, 
	fermuarlar, yırtıklar gibi detayları alınarak ‘Kavramsal Şıklık’ adı altında 
	moda sektörüne dâhil edilmiştir. (Watson, 2007: 114-115). Crane’in 
	aktarımıyla Senes (1997) ‘Alt Kültür Etkisi Kuramı’nı şu şekilde 
	örneklendirmektedir (2003:241):
	“Popüler müzikten alınan giyim tarzları hızla gelir geçer. Bu tarzlar, 
	kısmen kablolu televizyonla iletilir ve ABD’den diğer ülkelere yayılırlar. 
	Genç bir pazara hizmet sunan giyim firmalarının karları büyük ölçüde siyah 
	çevrelerdeki rap müzisyenlerinin seçtikleri giysilere bağlıdır. 1990’ların 
	başlarında kurulan bir firma olan Tommy Hilfiger, reklamlarını tümüyle
	firmanın popüler müzik sanatçılarıyla ilişkisi üzerine kurarak ‘dünyadaki en 
	başarılı giyim işletmelerinden biri’ haline gelir.”
	Bu doğrultuda Alt Kültür Etkisi Kuramı popüler kültür ve medyayla 
	bağlantılı olduğu söylenebilir. Bu kuramda da ‘Kitle Pazarı Kuramı’nda ele 
	alındığı gibi moda yayılımı, öncelikle yatay olarak alt kültür grupları Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	14
	arasında ortaya çıkmakta, ardından bu gruplarından devralınan detaylar 
	veya görünümün bütünü moda tasarımı firmaları tarafından 
	uygulanmaktadır.
	Moda kuramları moda eğilimi analizlerine yönelik yöntemlerin 
	belirlenmesinde, soysal yapının moda ile etkileşiminin tanımlanmasında ve 
	analiz sürecinin yönetiminde analistlerin yararlandığı önemli kaynaklardır.
	1.3. Moda Eğiliminin Tanımı ve Moda Eğilimi Çeşitleri
	Moda eğilimleri genel olarak bir sezondaki moda ürünlerinin nasıl 
	görüneceği ile ilgilidir. Jackson, moda eğilimleri teriminin belirli bir 
	sezondaki moda yapılanmasına ve görünüşlerine işaret ettiğini 
	belirtmektedir (2007:170). Moda eğilimi araştırmacıları iki yıl sonraki 
	sezonun eğilimlerini ortaya çıkarmak için anketler, toplumun değişik 
	kesimleri ile görüşmeler, firmaların kumaş stokları hakkında bilgiler, 
	firmaların mali durumları hakkında raporlar, dünyadaki gelişmeler (savaş, 
	doğal felaketler) gibi birçok konuda araştırmalar yürütmektedir. Bütün bu 
	araştırmalar moda eğilimi analizi yapan şirketler tarafından satın 
	alınmakta ya da araştırmacılar doğrudan bu şirketler tarafından 
	görevlendirilmektedir. Araştırmacılardan bilgileri toplayan şirketler gelecek 
	iki yıl için eğilim çizelgeleri hazırlamakta, bu çizelgeleri moda ürünleri 
	üreten firmalara satmaktadır. Bu şirketlerden en büyükleri olarak kabul 
	edilebilecek ikisi Worth Global Style Network(WGSN) ve Promostyl’dır. 
	Moda eğilimi araştırmaları yapan diğer şirketler arasından Sacha Pacha, 
	Trend Union ve Peclars örnek olarak gösterilebilir.
	Moda eğilimi araştırmacıları modanın gelecekteki görünümünü 
	belirlemek için birçok ayrıntıya dikkat etmelidir. Moda eğilimi 
	araştırmalarının önem verdiği görünüm unsurları şunlardır: 
	- Renk
	- Kumaş
	- BaskıSüleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	15
	- Siluet
	- Aksesuarlar
	- Kesim
	Bu unsurlar, çalışılan market tipine göre artırılabilir ya da 
	azaltılabilir; ancak, birçok eğilim araştırması bu unsurların altısını 
	kapsamaktadır. 
	Renk, tüketicilerin dikkatini çeken ilk unsurdur (Keiser ve Garner, 
	2003: 105, Jackson, 2007:171). Bunun nedeni rengin doğrudan ürünün 
	yüzeyini kaplamasıdır Aynı zamanda renk, açık bir sosyal ve kültürel 
	göstergedir. 
	Renkten sonra gelen en önemli unsur ise kumaştır. Yeni gelişen 
	kumaş teknolojileri, yeni bulunan lifler ve apre uygulamaları tüketicinin 
	rahatlığına yönelik oldukça geniş bir yelpaze oluşturmaktadır. (Keiser ve 
	Garner, 2003:93)Ayrıca, bu araştırmalar sezon için önerilen renklerin yeni 
	kumaşlarla nasıl kullanılacağını da göstermektedir. Örneğin, 1990’larda 
	popülerliği artan yüksek teknolojili kumaşlar, 1990’lardan bugüne kadar 
	uzanan fütürizm eğilimine öncülük etmiştir. Bugün geleceğe yönelik 
	öngörülerde bulunan eğilim araştırmacılarını etkilemeye devam 
	etmektedir.
	Siluetteki değişim de eğilim araştırmaları için oldukça önemlidir. 
	Siluet kaba olarak giysinin şekli, dış hatları olarak tanımlanabilir. Siluetteki 
	en büyük değişim Birinci Dünya Savaşı sonrası giyimden, modern giyime 
	geçişte kadın siluetinde yaşanmıştır (Frings, 2005:15). Kabarık uzun 
	etekler, korseler, büyük başlıklardan ayak hizasına kadar gelen etekler ve 
	korsesiz hareketli bir görünüme kavuşan kadın silueti günümüzde de 
	varlığını devam ettirmektedir. Yine 1960’larda Vietnam Savaşı Karşıtı 
	gruplar ve Çiçek Çocukların etkisiyle erkek silueti ve kadın silueti birbirine 
	yaklaşmış, günümüz çift cinsiyetli(unisex) modasının temelleri atılmıştır.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	16
	1.3.1. Uzun Süreli ve Kısa Süreli Moda Eğilimleri
	Moda eğilimleri, araştırmacılar tarafından ikiye ayrılmaktadır (Keiser 
	ve Garner, 2003; Sproles, 1981; Jackson, 2007). Bunlar uzun süreli 
	eğilimler ve kısa süreli eğilimlerdir.
	1.3.1a Uzun Süreli Moda Eğilimleri
	Sproles, kalıcı bir eğilimin değişikliğinin bir çağda ya da bir yüzyılda 
	bir kez ortaya çıktığını belirtmektedir. Bu iddiayı tarihsel devamlılık
	kavramı ile açıklamaktadır. Tarihsel devamlılık, yeni tarzların var olan 
	tarzlar üzerinde ufak tefek değişiklikler yapılarak ortaya çıkarılması 
	durumu olarak tanımlanabilir. Sproles bunu etek uzunluğu örneği ile 
	açıklar. Ona göre diz hizasından yere kadar olan bir etek boyu değişimi 
	devrimci bir değişim olacaktır ancak tarihsel devamlılık ilkesi uyarınca 
	tüketiciler tarafından kabul edilmeyecektir, ayrıca böyle radikal bir değişim 
	moda girişimcileri için çok risklidir (1981:117). Chanel’in klasik silueti 
	tarihsel devamlılığa başka bir örnektir. Bir diğer örnek olarak ise pantolon, 
	gömlek ve ceketten oluşan erkek takım elbisesi verilebilir. Uzun süreli 
	moda eğilimlerini anlamak, kalıcı tarzlar yaratabilmek ve moda 
	pazarındaki riskleri azaltmak açısından firmalar için oldukça önemlidir. Bu 
	nedenle moda eğilimi araştırmaları uzun süreli eğilimler üzerinde 
	olabilecek değişiklikleri ortaya çıkarmaya çalışmaktadır. Brannon uzun 
	süreli moda eğilimi araştırmalarının hedeflerini altı maddede 
	toplamaktadır. Ona göre uzun süreli moda eğilimi araştırmaları aşağıdaki 
	altı unsuru tanımlamayı amaçlar (Aktaran: Keiser ve Graner, 2003:97):
	- Ülke içindeki ve uluslar arası demografik değişimler
	- Endüstri ve Pazar yapısındaki değişiklikler
	- Tüketicilerin ilgileri, değerleri ve motivasyonlarındaki 
	değişiklikler
	- Teknoloji ve bilimdeki gelişmelerSüleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	17
	- Ülke içindeki ve uluslar arası ekonomik görünüm
	- Ülkeler arasındaki politik, kültürel ve ekonomik bağlardaki 
	değişikler
	Brannon’un sıraladığı maddelerde de görülebildiği gibi uzun süreli 
	moda eğilimi araştırmaları, ürünlerin kendilerine yönelik olmaktan çok, 
	ulusal ve uluslararası unsurlarla ilgilidir ve bu unsurlardaki herhangi bir 
	değişikliğin moda ürünlerine olası yansımalarını inceler.
	İletişim teknolojilerindeki gelişmeler, küreselleşme, gençliğin moda 
	pazarında söz sahibi olması gibi nedenlerle birçok firma radikal 
	değişikliklerle ortaya çıkabilmektedir. Pazardaki çeşitliliğin artması 
	ürünlerdeki çeşitliliği de arttırmıştır. Ancak tarihsel devamlılık ilkesinden 
	taviz vermeyen büyük şirketlerin pazardaki üstünlüğü hala devam 
	etmektedir.
	1.3.1b Kısa Süreli Moda Eğilimleri
	Kısa süreli moda eğilimleri ise genellikle bir sezonda modaya etki 
	eden güncel olayları, popüler kültürü vb. kapsamaktadır. Keiser ve 
	Graner’in belirttiğine göre ‘yeni bir film, yeni bir müzik grubu, yeni bir 
	televizyon programı’ yeni bir moda eğilimini tetikleyebilmektedir
	(2003:97). Sproles ise kısa süreli moda eğilimlerinin birkaç sene içinde 
	sona erdiğini, bazen de bu eğilimlerin beş yıldan on yıla uzayabildiğini 
	belirtmektedir (1981:117–118).
	Kısa süreli moda eğilimleri ‘fad’ kavramı çerçevesinde 
	şekillenmektedir. ‘Fad’ sözcüğü, Türkçeye ‘geçici moda’ olarak 
	uyarlanabilir. Burada geçici moda ile kast edilen, tarihsel süreklilik 
	ilkesinden ayrılan ve moda giyim ürünlerinin o dönem içindeki 
	eğilimlerinden farklılık gösteren ürünlerdir. Sproles, ‘geçici modanın’ 
	nüfusun küçük bir bölümü tarafından ya da sadece tek bir alt kültür 
	tarafından kabul edildiğini söyler (1981:118). Bu eğilimin başlama ve bitiş
	süresi genellikle birkaç hafta ya da birkaç aydır.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	18
	1.3.2. Moda Eğilimi Analizi Konusunda Güncel Çalışmalar
	Araştırmanın bu bölümünde moda eğilimi analizi konusunda farklı 
	model önerilerinde bulunan üç güncel çalışmaya yer verilmiştir. Bu 
	çalışmalardan ilki, Hyun-Seung Cho ve Joohyeon Lee’ye ait olan ‘Güncel 
	Moda Eğilimleri Üzerine Tüketici Duygusunu Temel Alan Makroskobik Bir 
	Model Geliştirimi’ isimli çalışmadır. 2005 yılında International Journal of 
	Consumer Studies’de yayınlanan bu çalışmada, yazarlar üç denence 
	üzerinde durmaktadır. Bunlardan ilki; moda eğiliminin tüketicilerin duygu 
	durumundaki değişiklerini temsil etmesi; ikincisi dilsel bir temsilin 
	tüketicilerin duygu durumuna ulaşmak için uygun bir ortam oluşturması ve 
	üçüncüsü ise tüketicilerin duygu durumunun somut bir şekilde temsil 
	edilebileceği yönündedir.
	Araştırmada incelenen bir diğer çalışma ise, Ka Ming Law, Zhi-Ming 
	Zhang ve Chung-Sun Leung’a ait, 2004 yılında Journal of Fashion 
	Marketing and Management’da yayımlanan ‘Moda Dönüşümü ve Moda 
	Tüketimi: Kaotik Perspekif’ isimli çalışmadır. Bu çalışmada yazarlar 33 kişi 
	ile yaptıkları görüşmeler sonucunda moda değişimi olgusunun kaotik 
	olduğunu iddia etmekte ve iddialarını kaos teorisi ile açıklamaktadırlar.
	Araştırmada yer alan son çalışma ise S. Butdee, N. Kongprasert ve 
	C. Noomtong tarafından geliştirilen ve 12. Uluslararası Endüstri 
	Mühendisliği Konferansı’nda sunulan ‘Modern Moda Eğilimi İçin Durum 
	Tabanlı Tahmin’ isimli uygulamadır. Bu çalışma, doğrudan eğilim analizine 
	yönelik olmayıp, önceki eğilim analizlerini bir kütüphanede toplayarak yeni 
	eğilimlerin ürün tasarımına nasıl dönüştürülebileceğini örneklemektedir. 
	Diğer iki çalışmanın aksine üretime yönelik bir örnek teşkil ettiği için bu 
	çalışmaya dâhil edilmiştir.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	19
	Güncel Moda Eğilimleri Üzerine Tüketici Duygusunu Temel 
	Alan Makroskobik Bir Model Geliştirimi*
	Bu çalışmanın temelini, yazarların ‘modern endüstride en önemli 
	şeylerden birinin tüketicinin ürüne yönelik duygusal talebinin’ olduğu 
	iddiası oluşturmaktadır. Yine bu çalışmada yazarlar, moda için eğilimlerin 
	tüketicinin duygusal taleplerindeki değişimlerin bir belirtisi olarak ele 
	alınabileceğini vurgulamaktadır. 
	Bu bağlamda yazarlar araştırmalarını iki amaç doğrultusunda 
	yapmıştır. Bu amaçlardan ilki, tüketicilerin duygularını esas alan, eğilimler 
	üzerine makroskobik bir model sağlamak için sistematik bir yöntem 
	hazırlamaktır. Diğeri ise, moda eğilimleri üzerinde dilbilimsel temsilin 
	makroskobik modelini geliştirip, yönteme uygulamaktır.
	Yazarlar, araştırmaları için beş aşamalı bir model geliştirmiştir. İlk 
	basamakta, 1991–2001 tarihleri arasındaki moda eğilimlerini temsil eden 
	‘duygu betimleyicileri’nden bir havuz oluşturulmuştur. 300 ‘duygu 
	betimleyicisi’, 10 uzman tarafından 186’ya indirilmiş ve aralarında ilişki 
	olan betimleyicilere anlamsal ilişki analizi uygulanmıştır. Yüksek anlamsal 
	ilişkiye sahip olan betimleyiciler daha sonraki aşamada kullanılmak üzere 
	seçilmiştir.
	İkinci aşamanın amacı dönüt cetvelleri geliştirmektir. Bunlardan ilki 
	olan koordinat düzleminde koordinat ve apsisi tanımlayacak betimleyicileri 
	belirlemek için yapılan ‘Duygu Eksenleri’ cetvelidir. Bunun için aralarında 
	yüksek anlamsal ilişki bulunan betimleyicilerle, araştırmanın ilk 
	aşamasında oluşturulan havuzdan seçilen sıklık oranı yüksek olan 
	betimleyicilerin ikili kombinasyonları oluşturulmuştur. Bu kombinasyonlar 
	katılımcılara yedili Likert tipi ölçekle verilmiştir. Diğer cetvel ise, 
	‘Konumlandırma Cetveli’dir. Konumlandırma Cetveli’nde, aralarında yüksek 
	*
	Yöntemin açıklanabilmesi için aynı isimli makale kaynak olarak kullanılmıştır.Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	20
	anlamsal ilişki bulunan 79 betimleyicinin koordinat düzlemindeki olası 
	yerleri ölçülmüştür. Bu ölçüm için de yedili Likert tipi ölçek kullanılmıştır.
	Araştırmanın üçüncü basamağı, boyutsal eksenlerin çoğaltılmasını 
	amaçlamaktadır. Bunun için ‘Duygu Eksenleri’ cetveli katılımcılara 
	uygulanıp, veriler çok boyutlu ölçekleme (MDS) yöntemi ile analiz 
	edilmiştir. Analiz sonucunda 6 temel boyut belirlenmiştir.
	Dördüncü basamağı boyutsal eksenlerin onaylanması ve 
	isimlendirilmesi oluşturmaktadır. Koordinat ve apsisi tanımlamak için 
	“Duygu Eksenleri” cetveli, yeni betimleyiciler eklenerek yeniden ikili 
	kombinasyonlar oluşturulmuş ve bu yeni cetvel farklı katılımcılara aynı 
	yöntemle uygulanmıştır. Veriler MDS yöntemi ile analiz edilip, başta elde 
	edilen sonuçlarla karşılaştırılıp, gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Ardından, 
	“Duygu Eksenleri” cetveline yeni betimleyiciler eklenerek anlamsal 
	benzerlikleri araştırılmıştır. Sonuçta boyutsal eksenlerin isimlerine karar 
	verilmiştir.
	Araştırmanın son basamağı olan beşinci basamakta ulaşılması 
	hedeflenen makroskobik model tamamlanmıştır. Bu aşamada, ‘Duygu 
	Konumlandırma’ cetveli betimleyicilerin boyutsal eksenlere göre anlamsal 
	farklılıklarını belirlemek için yeni katılımcılara uygulanmış ve sonuçların 
	aritmetik ortalaması alınarak kümeleme analizi ile makroskobik model 
	oluşturulmuştur (Şekil 1). Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	21
	Şekil 1 - Moda eğilimleri doğrultusunda oluşturulan makroskobik model
	(Chao ve Lee, 2005: 31).
	Yazarlar, araştırmaları sonucunda oluşturdukları makroskobik 
	modelin pazardaki duygusal talebin uzun süreli değişimlerini tanımlamakta 
	kullanılabileceği önerisinde bulunmaktadır. Bir moda firması için 
	tüketicilerinin duygusal taleplerini önceden kestirebilmek ve bu talepleri 
	karşılayabilecek ürünler ortaya çıkarabilmek pazar payını korumak ve 
	genişletmek için önemlidir. Robinette ve arkadaşlarının belirttiği gibi, 
	‘tüketiciler duygusal varlıklardır ve yaşamlarının her açısından daha 
	yüksek ihtiyaçlara ulaşmak için çabalarlar’ (Robinette vd., 2002). 
	Tüketicilerin duygularına yönelik böyle bir eğilim araştırma yöntemi sürekli 
	güncellenen verilerle desteklendiği takdirde moda ürünleri üreten firmalar 
	için oldukça yararlı olabileceği söylenebilir. Ancak, makroskobik yöntemin 
	doğrudan tüketici yönelimli olup piyasadaki dalgalanmaları, firmaların 
	ekonomik ilişkilerini, hammadde kaynaklarını ve dünyadaki değişimleri 
	dikkate almadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Bu doğrultuda 
	Makroskobik model üreticilere, tüketicilerin yaşam tarzlarına uygun Süleyman Demirel Üniversitesi
	Güzel Sanatlar Fakültesi Hakemli Dergisi
	ART-E MAYIS 2011-07
	22
	ürünler vermek için elverişli görünmekle birlikte tüketicilerin duygusal 
	yönelimini saptamanın ötesine geçemediği söylenebilir.
	 “Moda Değişimi ve Moda Tüketimi: Kaotik Perspektif”*
	Law ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilen bu çalışmada kaotik 
	perspektif moda değişimi ve moda tüketimi arasındaki ilişkiyi açıklamak 
	için kullanılmıştır. Gömülü teoriyi (Grounded Theory) kullanarak 
	araştırmacılar 33 görüşme gerçekleştirmiştir. Çalışmanın sonunda, moda 
	değişimleri sırasında değişik modaların nasıl tüketildiğini ve reddedildiğini 
	açıklayabilecek kaotik bir model oluşturulmuştur. Kaos perspektifi çeşitli 
	unsurlar üzerine kuruludur. Bu unsurları kısaca açıklamak gerekirse:
	Kelebek Etkisi, küçük bir değişikliğin dramatik sonuçlara neden olabileceği 
	iddiasını içerir. Çatallanma, bir durumun durağan bir yapıdan kaotik bir 
	duruma dönüşmesi olgusunu içerir. Bir sistem içerisindeki çizgisel ve&am